Beşiktaş'ımızın kalesini de koruyan Rüştü Reçber, katıldığı TV programında önemli açıklamalarda bulundu.
Türk futbolunun unutulmaz isimlerinden Rüştü Reçber, Skyturk360'da yayınlanan Spor Aşkına programının konuğu oldu ve birbirinden ilginç açıklamalarda bulundu. Hakan Artış ve Gizem Durmuş'un sorularını yanıtlayan Rüştü Reçber, hayattaki en büyük pişmanlığının Barcelona'dan dönmek olduğunu söyledi.
Futbol aşkınız nasıl başladı ? Belki klasik olacak ama bizim yetiştiğimiz yerlerde okul dışında yaptığımız tek şey spordu. Oda futboldu. Bir köy ortamı olduğu için mahalle arasında toplanıp sürekli maç oynardık. Biz sporu ve futbolu öyle sevdik. Bizim dönemimizde televizyon pek sık görülen bir şey değildi. İlkokul dönemlerinde karşılaştık biz televizyonla ama radyodan hep dinlerdik futbolu. İlerleyen dönemlerde ortaokul ev lise çağlarında futbolla olan ilgi ve alakamız artık amatör bir takımda oynayarak baş gösterdi. En sonunda futbol bir aşkımız oldu.
Önceden vakit geçirebileceğiniz ortamlar birliktelik ve beraberlik ile mümkün oluyordu. Şimdi artık bilgisayarlar ve televizyonlar var. Ve artık sokaklar arasında futbol oynayacağınız yer kalmadı. Biz şanslıydık o yönden. Artık anneler ve babalar belediyelerin, kulüplerin veya özel şahısların açtığı yerlere çocuklarının kolundan tutup götürüyorlar.
Bizim dönemlerimizde futbola bir iş gözüyle bakılmazdı. Futbol, insanları eğlendiren yapmanız gereken bir uğraş gibi görülürdü. Ama artık değişti ve profesyonelleşti .sektör büyüdü ve artık bir iş haline geldi.
Seni Fatih Terim'in keşfettiği söyleniyor. Onunla ilgili bir şeyler söylebilir misin ? Ben Burdurgücü'ndeyken bölgelerarası karmalar vardı. O zaman Akdeniz Bölgesi'nin kalecisi olarak gittim. Orada göze battım. Takımımızın finale çıkması da beni ön plana çkardı. Orada ismimi aldılar. Arada 3-4 aylık süre oldu ve İzmir'deki Ümit Milli Takım aday adayları seçmeleri oldu, ona çağrıldım. Ondan sonra da o dönem Fatih Terim bunun üstünde çok duruyordu. O zaman A Milli Takım Teknik direktör yardımcısı ve Ümit Milli takımdan da sorumlu kişiydi. O düzenlemişti bu organizasyonu. Ordan Ümit Milli takım aday kadrosuna seçildim.Beni keşfeden Fatih Terim ve Rasim Kara'dır..
Kaptan bu fizikle acayip santrfor olurmuşsun... Futbol çok oynardım. Kaleci olmam biraz tesadüftür. Biraz da rağmetli Dursun Hoca'mın isteğidir. Bizim amatör takımdaki kaleci abimiz askere gitti. Hocam bana kaleye geçer misin dedi ve ben de boyum uzun olduğu için geçtim. Amatör A takımda kalede oynuyordum, aynı zamanda şimdiki tabirle Paf takımda da santrafor olarak oynuyordum.
Beşiktaş formasıyla Fenerbahçe seyircisinin önünde neler hissettin? Ben de Beşiktaş formasıyla Kadıköy'e ilk gittiğimde 13 yıllık kariyerim gözümün önünden geçti. Duygusal bir an, o soğuk ter bende de oldu. Duygusal olarak biz üzüntü yaşıyorsunuz ama profesyonelim ben artım diyorsunuz.
Bakıyorsunuz "Ben bu tribünlerin önündeydim, bugün ise rakip olarak geldim" diyorsunuz. Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır. Orada geçirdiğiniz günler ve anılar insanı bir anda alıp götürüyor.
Beşiktaş'ı neden bıraktınız? Niye başka takımla devam etmediniz? Aslında ben bırakmadım. Bana bırakmam gerektiği söylendi. Sayın başkan Fikret Orman yeni gelmişti. Kendisinin bir planlaması, bir düşüncesi vardı. Bu doğrultuda da bana orda ihtiyaç duyulmayacağı söylendi. Ben de Beşiktaş defterini kapattım. Daha sonra çok düşündüm, yaklaşık bir 3 ay kadar. Futbola devam edeyim mi etmeyeyim mi diye. Amerika'dan teklif geldi, güzel bir teklifti. Ocak ayı gibi Eşimle biz oturduk son bir karara vardık ve çocuklarımızın okul ve sosyal hayatı için gitmeme kararı aldık. Ondan sonra futbolu tamamen bırakma kararı aldım.
Bir kaleci kendine iyi bakıyorsa Türkiye'de önünde uzun yıllar var. Ve sahaya baktığı zaman neyin nereden geleceğini görebiliyor sen de öyleydin mesela...
Bu bir kültür meselesi aslında. Özellikle spor kültürü dediğimiz kültür... Ben de Avrupa'dan örnek vereyim. Sporcu fayda sağlıyorsa yaşına bakmadan devam ediyor. Ryan Giggs Manchester United'da oynuyor ve 40 yaşında. Bizim Amerikalı Brad Friedel 41 yaşında o da oynuyor kaleci olarak.. İnsanlar saygı duyuyor ve değer veriyor. Ama bu henüz bizim toplumumuzda yerleşmiş bir şey değil...
İlerde ne yapmayı düşünüyorsun? Şimdi menajerlik mi yöneticilik mi yapacaksın ? Spordan kopmuyorum onu da şöyle izah edeyim. Sprocuların kalbi normal insanlara göre daha büyük oluyor. Spordan bir anda koptuğunuz zaman o kalpteki kaslar bir anda yağa dönüşüp hayati tehlike oluşturuyor. Doktorum bana bir program verdi. Futbolu bırakınca ben bir check-up yaptırmıştım. O program dahilinde devam ediyorum. Sporu mümkün olduğunca aksatmamaya çalışıyorum. Hayatım boyunca yapamadığım Tenis sporuna başladım. 1,5 2 aydır onunla uğraştım. İy bir şekilde dinlendim.
Bundan sonraki süreçte antrenörlük düşünmüyorum. Benim düşüncem futbola idari kesimde hizmet edebilmek... Bu bir kulüp menajerliği ya da idari menajerlik olabilir. Milli takımda bu tarz bir şey olabilir. Benim amacım yönetici olarak futbola hizmet etmek. Çünkü Türk futbolunda spor yöneticisi kimliği yok denilebilecek kadar az. Spor yöneticiliği çok önemli bir şey. Hele ki spordan gelen birilerinin spor yönetici olması ülke futbolunu önemli yerlere getirebilir. Hem düşünce olarak hem de hizmet olarak. Benim şu anki planlamam bu yönde.
Futbol dışında başka bir spor denemeyi düşündünüz mü? Kış gelirse kayak sporunu yapmayı düşünüyorum.. Ben tenisi de hayatım boyunca hiç yapamadım. Bize yapmak yasaktı. Sebebi ise yaptığımız sporla alakalıydı. Sakatlanma riski çok yüksekti. Ama şimdi onları amatörce de olsa hevesimi almak adına yapmak istiyorum.
Eşiniz "Bir dilek tut" projesinde yer alıyor, sizin de desteğiniz olduğunu söylediler Bu projede tehlikeli hastalık taşıyan çocuklarla ilgileniyoruz. Futbolculuk hayatımda da böyle şeylerle ilgilenebiliyordum. Futboldan sonra zamanım bol. O derneğin elçisiyim. Güzel şeyler yapıyoruz. Onları mutlu etmek istiyoruz. Onların hayattaki isteklerini gerçekleştirmek istiyoruz. Bazen futbol takımlarımızı görmek istiyorlar, sağolsun kulüplerimiz bu konuda çok yardımcı oluyorlar.
En büyük hayalin nedir? Şu ana kadar birçok hayalimi gerçekleştirdim. İleriye dönük hayalim futbola hizmet edebilen bir konumda olmak. Zorlu bir süreç çünkü oralara gelmek uzun dönemlerden geçer. Özellikle yöneticilik tarzında bazı birikimlerden geçer. Ümit ediyorum ki türkiye futbol federasyonluğuna kadar geleceğiz.
Sporun dışında yapmaktan hoşlandığın şeyler nelerdir? Oğlumla futbol oynamaya bayılırım. Kızımla da yürüyüş yapmayı seviyorum. Ailemle vakit geçirmek her zaman istediğim bir şey. Şahsen yaptığım bir şey var, o da çocuklar uyuduktan sonra playstation oynamak.
En beğendiğin kaleci hangisi? En beğendiğim kaleci Peter Schmeichel. Onunla beraber milli takımlarda da karşılıklı oynadık. O benim için o bir idol diyebilirim.
En beğendiğin antrenörler kimler? Yabancı olarak Carlos Alberto Parreira. Türk olarak ise Mustafa Denizli, Fatih Terim ve Şenol Güneş ile çalıştım. Hiç birini birbirinden ayırt edemiyorum.
En beğenmediğin antrenör kimdir? Rijkaard karakter olarak iyi bir insan. her zaman dürüst olmaya çalıştı. Ben sadece onu hocalık açısından beğenmiyorum.
En unutamadığınız maç hangisi? Geçmişe gidebilirim burada. 2002'ye gidiyorum. Biri Brezilya maçıdır, yarı finalde elendiğimiz maç. Sevinme adına unutamadığım maç ise üçüncülük maçıdır. Güney Kore ve Hırvatistan maçları. 2008 Avrupa Şampiyonası.
Unutamadığın yediğin gol? MTK maçı var. Fenerbahçe'de oynuyorum. Rıdvan Dilven başımızdaydı.
Kurtarış olarak en unutamadığın pozisyon? Çok var. Çok uzağa gitmeyeyim. M.United maçı. Beşiktaş'dayım. Bir iki tane pozisyon oldu ikisi de kafa pozisyonu. Beşiktaş tarihinde ilk kez M.United'ı yeniyor bu kurtarışlar o açıdan önemlidir.
En büyük pişmanlığın nedir? Ah keşke dönmeseydim yapmasaydım etmeseydim dediğim bir tek şey var o da Barcelona'dan dönmeyebilirdim. O mücadeleye devam edebilirdim. Milli takımı düşünerek döndüm. Tek pişmanlığım odur.
Maç sırasında en çok neye kızarsın? Basit yapılabileceği bir şeyi basit yapmadıysa kim olursa olsun kızarım. Tepkimi belli ederim. Tepkimi belli ederken güzel bir yolla söylerim. Onu kırma adına veya tribünlere hedef gösterme adına yapmam.
En büyük destekçin kimdir? En büyük desteği eşimden aldım. Çok güzel anlar yaşadık ama zaman zaman kötü anlar da yaşadık. Eşim hep yanımdaydı. Sporcu eşi olmak çok zor. Hem annelik hem babalık yapıyorsunuz.
En sevdiğin müzik türleri? Kulağıma hoş gelen her türlü müziği severim ama Türk sanat müziğini ayrı seviyorum.
En etkilendiğin film? Baba filminden etkilenmiştim. Belki geçmişe duyulan özlemden dolayı etkileniyoruz. Uzun soluklu bir film ve Hollywood'a damga vuran isimlerin hepsi orada. Bir de geçmişi yansıtıyor. Son dönemlerde sinema geçmişe daha çok yönelmeye başladı.
Seni en çok etkileyen tatil şehri hangisi? Ülkemde ilk gittiğim tatil şehri Bodrum. Eşimle beraber 15 yıl boyunca fırsat bulduğumuz her dönem gittik.
En sevdiğiniz yemek? Ben yemek yapmam. Kültürden dolayı belki de biz öyle görmedik. Yemek seçmem, küçükken seçiyormuşum ama artık yok. Etide severim sebzeyi de severim.
En sevdiğin giyim tarzı hangisi? Ben genelde spor giyinmeyi sevmem. Bakmayın böyle çıkıtığıma yoksa ben normalde takım elbise, kravat ve gömlek ile çıkarım.
Jübile düşünüyorsundur elbette? Fenerbahçe-Galatasaray maçı ve Türk Telekom Arena'da. Şu an ortam buna müsait değil. Zaman var. Zaman içerisinde gelişmeler olumlu yönde olursa, planladığımız şey bu. Jübile yapılmayabilir ama yapılmasını istediğim şey şu; ben bu ülkeden çok şeyler aldım. Bende futbolu bırakırken bir şeyler vermek istiyorum. Maddi olarak verme düşüncesindeyim. Çünkü ben çok kazandım maddi olarak. İhtiyaç sahiplerine yardım etme düşüncesindeyim. İnşallah olur.