Beşiktaş'ın başarılı savunmacısı Tomas Sivok, Avusturya kampında siyah beyazlı ekipteki hedeflerini anlattı.
Beşiktaş'a 2008-2009 sezonu başında transfer edilen Tomas Sivok, son yıllarda Siyah Beyazlı takımın en istikrarlı futbolcularının başında geliyor. Performansı ve belli bir standart dahilinde olan form grafiği ile 5 yıldır Beşiktaş'ta forma giyen Çek futbolcu, Siyah Beyazlı takımın Avusturya'da yaptığı sezon öncesi hazırlık kampında Doğan Haber Ajansı'nın sorularını yanıtladı.
Sivok ilk olarak geçen sezon başında Beşiktaş'tan ayrılma noktasına geldiğini ancak Siyah Beyazlı takımda kaldığı için mutlu olduğunu söyledi.
"Çok yoğun ve zorlu bir kamp dönemi geçiriyoruz. Kampın süre olarak uzaması bizim için biraz sıkıcı oldu ama sezon içinde bu dönemin yararlarını göreceğiz. Sanırım performansımdan herkse memnun. Ancak bu her zaman sizin elinizde olan bir durum değil. İyi oynamanızın dışında antrenörlerinizin de tercihleri içinde kalmanız lazım. Bu durum sonrası yeni bir sözleşme imzalaya biliyorsunuz. Geçen sezon başında bir ayağım kulübün içinde, bir ayağım kulübün dışındaydı. İngiltere'den bir teklif almıştım ve mukavele imzalamak üzereydim. Son olarak Beşiktaş'tan yeni bir teklif gelince kalmaya karar verdim. Çünkü burada mutluyum. Ailem Türkiye'de yaşamak istiyor. Burada kendimi evimde gibi hissediyorum. Evimden ayrılmayı tercih etmedim. Beşiktaş'ta altıncı sezonuma giriyorum. İki yıl daha süresi olan kontratımı tamamlamak istiyorum. " Yanında oynadığı savunma oyuncuları sürekli değişen Sivok bu durumun zor olduğunu söylerken, şu anda saha içinde en iyi anlaştığı futbolcunun Escude olduğunu, geçmiş dönemde ise Egemen ile çok iyi bir uyum yakaladığını belirtti. Sivok ayrıca Egemen Korkmaz'ın Türkiye'deki en iyi defans oyuncusu olduğunu vurguladı.
"Yanınızda oynayan oyunculara alışmak her zaman kolay olmuyor. Her oyuncu farklı bir futbol kültüründen geliyor. Son olarak Franco ile oynuyoruz. Franco Güney Amerika futbol kültüründen geliyor. Savunmanın ana kuralları bellidir ama yeni futbolcuya alışmanız zaman alıyor. Şu anda en rahat oynadığım oyuncu Escude. Kendisi çok tecrübeli ve saha içinde konuşmadan anlaşabiliyoruz. Birbirimize bakmadan bile hangimizin hamle yapacağını anlayıp, ortak hareket edebiliyoruz. Ancak Beşiktaş'ta oynadığım süre içinde en rahat oynadığım ismin Egemen Korkmaz olduğunu söyleyebilirim. Çünkü Egemen klasik bir Türk savunma oyuncu değil. Kendisi tamamen Avrupa mantalitesiyle oynayan bir futbolcu. O'nunla yan yana oynamaya hemen alışmıştım. Bence Egemen şu anda Türkiye'de oynayan stoperlerin arasında en iyisi. Hatta beraber oynadığım futbolcular içinde ideal kaptan olarak yine Egemen'i gösterebilirim. Kendisi Beşiktaş'ta kaptan olmadı ama kaptan olabilecek tim özellikleri taşıyordu. Hem saha içinde, hem saha dışında güçlü durabilen bir isimdi."
"FERNANDES'İN KAPTAN OLMASI DA İDEALE YAKIN BİR DURUM"
Teknik direktör Bilic'in kararı ile Fernandes'in birinci kaptan, kendisinin ikinci kaptanı olması konusu hakkındaki görüşlerini şu şekilde ifade etti.
"Bence de Türk bir oyuncunun Türkiye'deki takımlarda kaptan olması hem gerekli, hem de son derece doğal bir durum. Yerli bir oyuncu ülkenin şartlarını, taraftarların nasıl davrandığını, hangi duruma nasıl tepki verdiklerini, medyanın nasıl olduğunu en iyi bilecek kişidir. Ayrıca ideal kaptan hem saha içinde, hem saha dışında tüm futbolcularla iyi ilişkisi olan ve sadece kendi takımının değil, diğer takımlarında saygı duyduğu bir isim olmalıdır. Kaptanlarımız arasında bu açıdan bir sorun olduğunu söyleyemem. Farklı bir açıdan bakarsak şu anda Fernandes'in kaptan olması da ideale yakın bir durum. Çünkü Manuel bu ülke yeni gelmiş bir isim değil. 3 yıldır burada oynadığı için Türk mantalitesini de iyi biliyor. İnsanlara nasıl davranacağını bilen, kendi takım arkadaşlarının ve rakip futbolcuların saygı duyduğu bir isim. Ayrıca takımın en iyi oyuncularından bir tanesi. Dolayısıyla Fernandes'in kaptan olarak iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum. Ancak son 5 yılda beraber oynadığım oyuncular arasında kaptan karakterine en uygun isim olarak her zaman Egemen Korkmaz'ı söyleyebilirim."
"DÜNYANIN EN GÜÇLÜ VE EN ÖNEMLİ TAKIMLARI BİLE SADECE HÜCUM YAPAMAZLAR"
Sivok geçen sezon çok fazla gol yemelerinde en önemli etkenin takım içinde iyi bir organizasyon kurulamaması olduğunu söyledi.
"Geçen sezon en önemli sorunlarımızdan biri de gerek tercihler, gerekse sakatlıklar sonrası geri dörtlümüzün sürekli değişmesiydi. Çok ciddi organizasyon gerektiren savunmada aynı oyuncular sürekli oynamadığı zaman sıkıntılar yaşıyorsunuz. Diğer bir sorunumuz geçen sezon dengesiz oynamamızdı. Dünyanın en güçlü ve en önemli takımları bile sadece hücum yapamazlar. Sizin 8 oyuncunuz hücum yaparken, 3 oyuncunuz savunmada kalamaz. Bu durumda bazen çok gol atabilirsiniz ama şansız bir gününüzde 6-7 pozisyona girip, gol atamadan geri dönerseniz ve rakip girdiği 3 pozisyonu gole çevirirse çok kötü bir mağlubiyet alırsınız. Takımın bir arada çok daha uyumlu olması lazım. Şu anda bu açıklarımızı kapatmak için elimizden geleni yapıyoruz. Geçen sene hücum ağırlıklı oynamamız taraftarlar için belki çok iyiydi ama şansız olduğumuz günler biz savunma oyuncuları için çok zorlu oluyordu. Çoğu zaman birebir pozisyonlarda kalıyorduk. Modern futbola baktığınız zaman özellikle büyük takımlarda birebir pozisyonları göremezsiniz. Çünkü birebir pozisyon olmadan önce takımın düzeni duruma müdahale eder. Şu anda geçen senenin eksikliklerini kapatmaya çalışıyoruz."
"TEKNİK DİREKTÖR BİR ORKESTRA ŞEFİDİR"
Tecrübeli futbolcu teknik direktörleri orkestra şefine benzeterek "Orkestra şefi olmazsa siz ne kadar iyi müzik yaparsanız yapın, gerekli uyumu yakalayamazsınız" dedi.
"Geçen sezon ile bir karşılaştırma yapmak istemem. Çünkü kampın ilk bölümünde yaptığım basın toplantısında bir karşılaştırma yapmıştım ve bunun bana geri dönüşü oldu. Karşılaştırmamdan dolayı geçen seneki ekibi üzmüş olabilirim ama amacım bu değildi. Net bir şekilde tespit yapmak istedim. Bu gibi konularda nerede duracağımı tam olarak bilmiyorum. Neyin iyi, neyin kötü olduğunu söylemek futbol gibi çok kompleks bir oyunda gerçekten çok zor. Bu sene farklı antrenman teknikleri var. Bilic bize her zaman ne yapmamız gerektiğini, nerede durmamız gerektiği, nasıl oynamamız gerektiğini söylüyor. Futbol takımı bir orkestra olarak ele alırsak ve nasıl bir orkestra şefi olmadan kullandığı müzik aletini en iyi çalan müzisyen bile doğru uyumu yakalayamaz ise, futbol takımında da bu iş böyledir. Teknik direktörümüzü orkestra şefi gibi düşünebiliriz. Bu sene Bilic ile yaptığımız toplantılarda bazen azar işitiyoruz, bazen övgüler alıyoruz. Ancak bugünden yarına yeni bir oyun sisteminin ve yeni bir oyun yapısının anlaşılması düşünülemez. Zamana ihtiyaç duyulan bir durumdayız. Filmlerde olduğu gibi size verecekleri bir ilaçla veya beyninize gönderecekleri sinyaller ile olacak bir iş değil. Oynadığımız hazırlık maçlarında bize öğretilenleri doğru olarak sahaya yansıttığımızı söyleyemem. Maçların ilk 15 dakikasından sonra yorgunluğunda etkisiyle konsantrasyonlarımızı kaybediyoruz. Zaman ilerledikçe bu durum düzelecektir. "
"UEFA'NIN CEZA VERDİĞİ HABERİNİ ALDIKTAN SONRA OYUNCULAR OLARAK NASIL BİR HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADIĞIMIZI ANLATAMAM"
Sivok UEFA'nın Beşiktaş'a bir yıl daha ceza vermesinin takım içinde büyük üzüntü yarattığını belirtti.
"UEFA'nın ceza verdiği haberini tatildeyken aldık. Oyuncular olarak nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığımızı anlatamam. Bir futbolcu için Avrupa kupalarında oynamak her zaman çok önemlidir. Üstelik bu kadar eski ve köklü bir kulübün turnuvaya gitmeyi hak ettiği halde iki yıl üst üste ceza alması gerçekten çok üzücü. Avrupa kupaları kendinizi sadece bireysel anlamda gösterdiğiniz bir yer değil. Aynı zamanda yıllardır burada oynadığımız için yabancı oyuncular olarak kendimizi Türk futbolunun bir parçası olarak görüyoruz. Türk futbolunun ne kadar geliştiğini çevremize söylerken turnuvalarda rakiplerimizi eleyerek de göstermek istiyoruz. Kulüp adına da çok ciddi bir prestij kaybı var. Beşiktaş'ın ve Türkiye'nin Avrupa kupalarındaki puanlarının eksildiğini de görüyoruz. 29 Ağustos'ta CAS'ın vereceği karar konusunda hala umudumuz var. Umarım karar değiştirilir ve kupalarda oynamaya devam ederiz."
"NEREDE OYNARSAK OYNAYALIM ÜSTÜMÜZDE BEŞİKTAŞ FORMASI OLACAK VE TAKIMIMIZ İÇİN HERŞEYİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Tomas Sivok son olarak yeni sezonda İnönü Stadı'nda oynayamayacak olmalarının kendilerini nasıl etkileyeceğini şu şekilde ifade etti.
"Önümüzdeki sezon İnönü Stadı'nda oynayamayacak olmak tabi ki sıkıntılı bir durum ancak yeni stadımız yapıldığını kendimizi iyi hissediyoruz. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin statlarına gittiğimizde bizim stadımızın da neden yenilenmediğini düşünüyorduk. İnönü bizim mabedimiz, evimiz ama artık yenilenmesi gerekiyordu. Kendi aramızda stadın çabuk bitmesini ve kontratlarımız bitmeden yeni stadyumda oynama konusunda espriler yapıyoruz. Önümüzdeki sezon çok uzak olmayan bir yerde oynayacağız. Evimizin 3-4 km uzağına gideceğiz. Biz yine her maçı kazanmak için çıkacağız. Taraftarımızın her maç Kasımpaşa Stadı'nı dolduracağına eminim. Kasımpaşa Stadı da gayet güzel bir stat. Ayrıca tüm sezonu Olimpiyat Stadı'nda oynamak en azından oyuncular olarak bizim çok fazla istemediğimiz bir durumdu. Olimpiyat Stadı'nın uzak olması, rüzgarı ve futbol atmosferinin çok iyi yaşanmaması bize handikap yaratacaktı. Sonuç olarak nerede oynarsak oynayalım üstümüzde Beşiktaş forması olacak ve takımımız için her şeyi yapmaya devam edeceğiz."