Akıllara kazınan başkan!

Beşiktaş'ın Sarı Fırtına'sı Metin Tekin, Süleyman Seba ile ilgili aklına en çok kazınan 5 anısını anlattı.

Sarı Fırtına Metin Tekin, Süleyman Seba ile ilgili 5 anısı anlattı: "Onda gördüğüm ve aklıma kazınan ilk şeyi söyleyeyim: kravat iğnesi. Silah şeklinde bir kravat iğnesi takardı."

İşte Metin Tekin'in anıları;

Futbolcu olarak 1982 yılında geldim Beşiktaş’a. O dönemki başkan Mehmet Üstünkaya’ydı. Süleyman Seba ile tanışmam ve karşılaşmam ise 1984 yılıydı. O zaman başkanlık seçimi vardı ve futbolcular olarak merakla bekliyorduk: Acaba alıştığımız Mehmet Üstünkaya devam mı edecekti yoksa yeni bir başkan Süleyman Seba mı göreve gelecekti?

Kazanan kişi sevgili başkan Süleyman Seba oldu. Onu ilk gördüğüm zaman da o gündü işte. 20 yaşında genç bir futbolcuydum. Başkan seçilir seçilmez futbolcularla toplantı yapmıştı. Zaten başkan konumunda olan bir insanı farklı yere koyuyorsunuz, bir de Süleyman Seba o kadar kendine has ki: bıyıkları, giyim tarzı vs... İlk izlenimim çekinme ve korku olmuştu. O dönemin hiyerarşisinde biraz bu da vardı gerçi. Ama ilk hatırladığım şey şudur: Ciddi bir adam, ilginç bıyıkları, biraz çekinme, biraz korku. İletişimimiz o gün başladı.

Onda gördüğüm ve aklıma kazınan ilk şeyi de söyleyeyim: kravat iğnesi. Silah şeklinde bir kravat iğnesi takardı.


“Ya gider de Vanspor’da iyi oynarsan” diye çıkıştı, önce “Yaa bırakın da iyi oynayayım”, sonra da “Merak etmeyin iyi oynayacak halim kalmadı artık” diye yanıtladım. Çok güzel, sevimli bir ayrılık değildi ama küslük yoktu.

Hep güllük gülistanlık günler yaşamadık. 24 yaşındayken, takımdan gönderilmek istendim ama bir şekilde kaldım. Fakat hep şunu düşündüm: “O, Beşiktaş için iyi olduğuna inandığı için o kararı verdi.” Hepimiz buna inanıyorduk. O günler en azından ben onu eleştirmiş olsam da kendi adıma, bugün dönüp baktığımda onun verdiği kararların bizim yararımıza olduğunu daha iyi anlıyorum. Belki de zaten bu yüzden ona hiç kırılmadık.



‘EVLADIM GELMİŞ...’

Başkan’ın oturduğu evin duvarı, duvardaki tarihten görünmezdi. Oraya bakınca hayatının her alanıyla karşılaşırdınız. Bizim bile geçmişimiz var. Şimdi acaba ne olacak o duvar, o duvardakiler... Ondan kalan en önemli şey ise nezaket. Hiç unutmam ve unutmayacağım: 6-7 yıl önce bir düğüne davetliydim, Başkan da -o dönem 81-82 yaşındaymış demek- davetliymiş. Bir masada Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, rahmetli eski Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın ile beraber oturuyordu. İki başkanla selamlaştım, Başkan’ın “Evladım gelmiş” diyerek ayaklanarak bana sarılmasını unutamam. O, bu nezaketi 12-13 yaşındaki çocuğa da yapardı. Bir kadından önce masaya oturduğunu görmedim. Bu nezaket bazılarında eğreti durur ama nezaket onun karakteriydi.

Diğer takımlardan bahsederken 'kıymetli rakiplerimiz' diye tanımlardı onları. Öldükten sonra gördüm ki onun kıymetli rakipleri de ona kıymet vermiş...

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları