Nasıl biz bu şike iddiaları denilen olayların içine girdik...
Ve nasıl çok başarılı olacağını beklediğimiz Tayfur Havutçu'yu “geçici” olarak kaybettik....
Aklım almıyor.
Yazmayalım, çizmeyelim, olumsuz olmayalım dedik, söylemeyelim ilk günden belki düzelir dedik ama Eskişehirspor maçındaki felaketin gelişi deplasmandaki Alania maçında belli etti kendini.
Beşiktaş kazanır, kaybeder. Bunlar futbolun içinde var ama Beşiktaş kötü mücadele edemez. Bu kadar ruhsuz gezinemez sahada. Koskoca maçta İsmail'in Almeida'ya attırdığı gol pozisyonu dışında takımın en ufak bir olumlu hareketi yok.
Sayın Carvalhal'ın 4-3-3 sistemindeki ısrar Beşiktaş'ın başını daha çok yakabilir. Bu elbise Beşiktaş'a uymuyor. Teknik direktörün bunu bir an önce görmesi gerek.
Takımdaki oyuncular sanki aylar sonra birbirlerini ilk defa görmüş gibiler. Çoğunun birbirinden haberi yok...
Bir de Ernst problemi var tabii...
Alman oyuncu eğer sakat değilse kadroya ilk yazılması gereken futbolcu. Kulübede olduğunu düşünürsek demek ki bir sakatlığı yok. Peki Beşiktaş'ta neredeyse takımın her şeyi olan Ernst, hangi düşünceyle yedek bırakılır ve orta sahadaki üstünlük nasıl Eskişehirspor'un eline verilir anlamak mümkün değil!
Quaresma ile Simao ise haddinden fazla verimsizdiler. Ne oldu bu yıldızlarımıza bu da başka bir tartışma konusu...
Bir musibet bin nasihattan hayırlı demiş eskiler. Beşiktaş'ın bu sezon başına gelen ikinci musibet bu. Umarım hem futbolcular hem de teknik heyet bu felaketlerden kendilerine ders çıkarır.
UEFA Avrupa Ligi'nde oynayacağımız Maccabi karşısında da bu kadar silik oynarsak işimiz şansa kalır.