Düzağaç'tan duygusal derbi yazısı

Müzik dünyasının spor sayfalarına renk katan 'güzel adam'ı Feridun Düzağaç, Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini değerlendirdi.

Müzik dünyasının spor sayfalarına renk katan 'güzel adam'ı Feridun Düzağaç, Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini Habertürk okurları için masaya yatırdı.

"“Kalede Panku’lu 90’da Koray Avcı’lı” o şahane galibiyete değerinden fazla sevinip lanetlenmiş olmalıyız ki o gün bugündür ligde derbi galibiyetimiz yok denecek kadar azdır. Ve her sezona güzide rakiplerimize +6 puan avans vererek geriden başlamaktayız.

Yani Fener ve Cimbom’un 34 maçta toplayacağı puana 30 maçta ulaşmak zorundayızdır, şampiyonluk hasretimizin de şifresidir bu ve Hırvat güzeli Biliç’i de yiyen sebeptir. Buradan bakıldığında bir ezeli rekabetten ziyade eza’lı rekabettir, dost acı söyler stil. Bu gafleti normale çevirme konusunda Şenol Hoca’ya
çılgınca güvenmek zamanıdır.

Ah be güzel hocamız. Keşke Bursa’dan gelirken sadece kestane şekeri değil de şu Tufan’cık’ı da alıverseydiniz arka koltuğa. Canınız sağolsun. Hem belki Kerim Fray’dan bi Memfis Depay belki Günay Güvenç’ten bi Deyvit Dehea çıkaracaksınız inşallah. Hem bu işin dehası siz değil misiniz, yenin şu Fener’i gözlerinizden öpelim lütfen.

Fenerbahçe sadece rakipler için değil kendisi için de sinir bozucu bir kadro kurdu. Sinirler gergin kenarda görmeyi benim bile yadırgadığım Caner ve Gönül ikilisi ‘umutsuz kulübe adamları’na dönüşür mü, bunu hiç değilse milli takım adına istemem. Topal’ların Memet oğlan dışında performans garantili oyuncu azlığı, kağıt
üstündeki ihtişamı gölgelemekte.

İlk perdesi çabuk atlatılan ‘Hocatalebe‘ tatsızlığı Beşiktaş’ımız için bir avantaj mı, kesinlikle değil. Fanpörsi hocalarına atarlanmaktan çekinmeyen bir genç adam. Fan Haal ile hikayesi henüz mazi değil.

E Pereyra da bi ‘Mahmut Hoca’ değil. Sınıfı ‘Hababamlaştıracak’ potansiyeli olan tek topçu da Fanpörsi değil. Nazara inansam Lazar’a çalışırdım bir taraftar olarak. Sadece Beşiktaş’ımıza karşı oynayamayacağı küçük bir talihsizlik yaşasın isterdim yoksa itiraf etmeliyim ki kendisini seyretmekten haz duyacağız belli

ki. Dilerim sezonu basketbol diliyle ‘dabıl dabıl’ istatistik ile bitirip döner Livırpuğl’una. Süper Ligi’mizde kendisini durdurabilecek üç bekten ikisi zaten takım arkadaşı. Geriye kalır bir tek Luiz Kavanda. Kalan bekler için durum dramatik, Markoviç karşısında çabaları su dövmek olacaktır havanda.

Bizde zaaf bekler. Gönül nicedir bi Markus Münç, nicedir bir atom karınca, bir deli İbo bekler. Kartal pençeli yandeks’ime daha tek ‘s’ girince “sağ bek: bunu mu demek istediniz?” diyor. Evet kardeşim, sembolü kartal olan takımımıza yıllardır alınmayan bekleri bekler dururuz. Beklentimiz Andreaz Bek’ten fazlasıydı teessüfle. Misal bakın derbide kilit eşleşmenin Tosiç-Markoviç olacağını düşünüyorum. Bu Sırbistan güzeli, içten yanmalı ve müthiş hızlı. Tosiç’in içinden geçer ikiye böler ortadan alimallah. Tos’larız Şenol Hocam aman naçizane uyarayım, sonra iç’i bizi dışı alayımızı yakar. Buradan sevgili İsmail Köybaşı kardeşime de bir sitem, sevgiden; O fidan boyunla dikil bi ayna karşısına ve gözlerinin içine bakarak sor kendine dostum: “Neden ben değil?”

İlk onbirde oynayan ajan, mevkidaşını kulübede bunalıma sokacak arkadaş. “O varken hayatta oynayamam” dedirtip hayata küstürecek, Serdar’ın ve hepimizin kurtuluşu burdan geçmektedir.

Tüm zamanların en geniş kadrolu Fenerbahçe’sine oranla daha oturmuş kadromuzun oturduğu yerden kalkıp şahlanması ve hem derbi hem de Olimpiyat’ta derbi kabuslarını sonlandırması için gün bugün müdür? Tosiç/Köybaşı ve Maryo/Cenk tercihlerinde sorsalar ikinciler derim. Maryo henüz süper değil kabul edelim.

Bir Alman Panzeri’nden çok Fransız bohemi şimdilik. Hayatta sevip sevilebilecek tek panzersin birader. Panzehirimiz olacaksan kahırlı hikayelerimize, başımızın üstünde yerin olur. Karejma’ya mesafeli bir taraftar olmama rağmen maç seçen bu elitist arkadaşımızın bu maçta hepimizi yamultup direksiyona geçebileceğini de hissetmiyor değilim. 

Topla ön sevişmeyi tadında bırakabilecek Töre ve Q17 ikilisine eşlik edecek bir Ozie Özyakup ve kıvamında Olcay, bek zaafiyetine rağmen Pereyra’nın ikinci kayboluşunu sahneye koyabilirler ve ben de buna iki elimi açıp kocaman bir ‘amin’ derim.

Son olarak güzide spor medyamıza olası manşetleri bilabedel sunarım.Beşiktaş’ımızın galibiyetinde en sansasyonel manşet şüphesiz “Ovv yeah” olacaktır.

Yıllar sonra gelecek bir derbi galibiyetine de işaret etmiş olur hem. Bitmeyen stat dramımıza gönderme olarak “Açılışa da bekleriz” ise okumuş futbolseverin sevebileceği felsefi bi seçenek olur.

Fener yenerse -evlerden uzak- golü atana ya da maça damga vurana göre değişebilir. Nani atarsa ‘Nani dediniz cani çıktı” ya da Fanpörsiy olursa da Pereyra’nın terk edilmiş ergen aşıklar gibi dizleri üzerine çöktüğü o sevinçsiz gol pozisyonu fotoğrafının altına ‘dont vori bi hepi’ yakışık alabilir. Korkum odur ki Markoviç’in yıldızlaşacağı bi senaryoda “Allah Lazar’dan saklasın” ilk akla gelen seçenek olacaktır.

Yandekste aransa bulunmaz bir zafer diliyorum Beşiktaş’ıma ama tabii ki ilelebet ve kalben “hak eden kazansın “ diyorum Beşiktaşlı duruşumla. Duruşumu yer, gözlerinizden öperim. Memleket bayram yeri olsa, ah."
Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları