Ünlü futbol yazarı Mehmet Demirkol, Türkiye - Yunanistan maçını köşesinde değerlendirdi...
Milli Takım aday kadrosu açıklandığında yıllardır hemen “şu oyuncu niye yok?” sorusu mutlak olarak sorulur. Bu dönem bu soru hiç sorulmuyor. Bu yeni bir durum. Ve bu yeni, son 40 yıldır belki hiç yaşanmamış durumun anlattıkları var. Bu durum bir dezavantaj da olabilir, çok büyük bir avantaj da. Öyle ki, ligin 2. yarısında 10 gol atan, 5 asist yapan santrfor kadroya muhtemelen çağrılır. Çünkü en tartışılmaz santrforumuz Burak bile hâlâ her gün kendisini yeniden ispat etmek zorunda. Her ne kadar istatistikler tersini söylese de genel kabul ediş bu yönde. Üstüne başka bir ilk 11 oynayan alternatif yok.
Kale onun...
Diğer taraftan 1 yıl önce hiç akla gelmeyen Volkan Babacan kaleyi almış görülüyor. Bu kadroya çağrılan oyuncular arasında en çok milli forma giyen oyuncular sıralamasında Ozan Tufan 4. sırada. Müthiş bir fırsatlar deryası duruyor Türk pasaportu taşıyan oyuncular için. PTT’den dahi kadroya girmek mümkün. Dün Ahmet Çalık’ın etkileyici performansı, Hakan Balta’nın derin tecrübesini bir kenara bırakırsak bugüne kadar kullandığımız hiçbir stoperin gerisinde değil. 3’lü savunmayla başladığımız elemeleri 4-6-0’la bitirmiş olmamız da, olumlu bir bakış açısıyla olanakların çeşitli olduğunu gösteriyor. Tabii tüm bunların karşılığında belli hiçbir şablonumuzun olmadığı şeklinde negatif bir bakış açısı da sunulabilir. Ama ekipte, bize olumlu tarafından baktıran bir heyecanın gözle görülür bir şekilde var olduğunu da söylemek lazım.
Saygılı olun, saygın olun
Terim, 91 jenerasyonunu etkilemiş, 96’da onlarla ilk kez Avrupa Şampiyonası’na girmişti. 20 yıl sonra bu becerisinin eksilmediğini söylemek lazım. Bu yeni kadroyu da ele almayı başarmış gözüküyor. Arda’nın hak edilmiş liderliğini Barça’da oynamaya başladıktan sonra güçle pekiştireceğini de tahmin etmek zor değil. Bu kez mucize peşinde koşmak yerine sağlam bir başlangıç yapaliriz sanki. Ve son olarak rakip milli marşı ıslıklayan ve saygı duruşunu sabote eden genç arkadaşlar. Mağdur rolünü oynamaktan sıkılmadınız mı? Biraz mağrur olun. Kurtuluş Savaşı sonrası İzmir’e girişinde yerdeki Yunan bayrağını yerden kaldırtan, üstüne basmayı reddeden Atatürk’le övünmedik yıllarca biz. Biraz dik, biraz mağrur olmayı deneyin. “Ama onlar da bize” bıdı bıdılarını bırakın. İnanın bu size iyi gelir. Hayatta işinize yarar. Ezik büzük durmayın. Saygılı olun, saygın olun.